Ligde kötü gidişatımız devam ederken, UEFA Avrupa Ligi’nde gruplardan çıkmayı garantiledik dün akşam. Ülke futbolu adına sevindirici bir sonuç elde ettik ancak kalitesi nispeten düşük olan bir ligde, takım güçlerinin ligimizin çok altında olan rakiplerden sıyrılarak adımızı bir üst tura yazdırmamız maalesef bizim güçlü bir takım olduğumuzu göstermiyor. Hava şartlarının İstanbul’da zorlu olduğu bir gecede tribünleri (neredeyse) dolduran ve maçın sonuna kadar desteği hiç bırakmayan; aynı zamanda ekran başında “acaba bu defa iyi bir futbol izler miyiz?” umuduyla maçı izleyen cefakâr ve vefakâr Fenerbahçe taraftarına yine vasat bir futbol gösterisi sunuldu. Kulüp biz taraftarlara ne kadar teşekkür etse azdır!

Maçın başından itibaren galibiyet isteyen bir Fenerbahçe vardı dün akşam. Dinamo Zagreb gruptan lider olarak çıkmanın motivasyonu ile maçın genelinde çok fazla risk almasa da zaman zaman yakaladığı kontra atak pozisyonları ile kalemizi zor durumlara düşürmeyi başardı. 4-4-2 dizilişi ile oynayan mevcut oyuncu grubunun başarılı olamayacağı anlaşılınca, 4-2-3-1 sistemi yeniden devreye girdi. Lig’de yüzünü unuttuğumuz Jailson yeniden formayı sırtına geçirdi. Slimani düşük performansının normal neticesi olarak dün akşam ilk 11’de kendine yer bulamadı. El parmağındaki kırık nedeniyle takım kadrosunda olmayan Ayew’nin yerine sahaya çıkan özlediğimiz “Genç Barış”, takımın sağına hareketlilik getirdi.

Benzia’nın bıkmış tavırlarla oynamadığı futbola sonuna kadar itiraz ediyorum!

Oyun içerisinde sadece kısa sürelerde varlığını hissettiren bir Benzia vardı dün akşam. Canı isteyince oynadığında(!) daha rahat pozisyonlar ürettik. Kendini oyuna verememesi ve takıma yeterince katkıda bulunamaması varlık içinde yokluk çekmemize neden oluyor. Yönetimin bu gibi durumda olan oyunculara özel önlemler alması gerekiyor.

 “Rakibi ısıran” bir Fenerbahçe istiyoruz!

Takımın mücadele arzusunu ve gücünü dün akşam için kutluyorum. Oyuncular her ne kadar uğraşsa da rakibi bir türlü “ısıramadı(!)” Takımda “tekmeye kafa atan” oyuncu sayısı neredeyse yok denecek kadar az iken, rakibi tabiri caizse “hırpalayacak” bir mücadele düzeyine ulaşılamıyor. Hal böyle olunca iyi niyetli bir oyuncu grubu da olsa sonuç olarak istenen başarı gelmiyor. Fenerbahçe’den beklenen, haftalar ilerledikçe daha bütüncül bir takım olması ve bir felsefe etrafında toplanmış 11 oyuncunun türlü taktik ve beceriler ile maçlarını kazanması idi. Geçen zaman beklenenin tam aksine, kadro yapısının ne kadar yanlış oyunculardan kurulduğunu gösterdi. Büyük umutlarla transfer edilen Ayew, Slimani, Benzia, Jailson, Frey, Reyes kelimenin tam anlamıyla sınıfta kaldı.

Saydığım isimlerin arasında Frey’e parantez açmak istiyorum. Kalitesi tartışılabilir ancak maçtaki konsantrasyonu ve yüzde yüz performansını verme çabası tartışılmaz. İyi bir teknik heyet elinde evrensel standartlarda performansa ulaşabilecek kapasitesi olduğunu düşünüyorum. Her oyuncumuzun Frey’in mücadele arzusuna ulaşması lazım.

Maça hareket katan bir diğer isim Barış Alıcı. Sprinter özelliği olan tam bir kanat oyuncusu. Sahada devamlılığını sağladığında, dün akşam sinyallerini verdiği üst düzey futbol performansını ilerleyen sezonlarda izleme imkânımız olacaktır.

Sezon başında takımdaki değişimden söz edilirken, hayal edilenin yakınından bile geçmeyen bir kadroyu her maçta izlemek zorunda kalıyoruz. Lig başlamadan satılan bütün kombineler, Fenerium ürünlerine taraftarımızın gösterdiği ilgi, takıma koşulsuz sahip çıkması ve birçok fedakârlığının karşılığı bu olmamalıydı. Ara transfer döneminde transfer hareketliliği yaşayacağımızı düşünüyorum. Öncelikli beklentim bir işe yaramayan kiralık oyuncuların evlerine gönderilmeleri ve hiç olmazsa onların yerine belki de adı sanı duyulmamış ama takım için bütün gücünü harcayan oyuncuların alınmasına bile razıyım. Belli bir kariyeri olan ama çubuklu forma için çaba göstermeyen oyunculara tahammülüm kalmadı artık!

* Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.