Tarih 3 Haziran 2018, günlerden Pazar… Ali Koç 20 yıllık Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’ı 16 bin 92 oy alarak resmen yendi… O tarihe kadar nice zaferler, nice yenilgiler, nice sevinçler, nice hayal kırıklıkları, nice karmaşık duygular yaşadı Fenerbahçe taraftarı. Ali Koç, sadece seçimi değil, taraftarın da gönlünü kazandı. İlk günden itibaren profesyonel bir kampanya çalışması yürüten sayın Koç; bir lidere inanmayı çok isteyen Fenerbahçe taraftarına, yani bizlere, bir hayal sattı! Neydi bu hayal? Günümüz futbol endüstrisinde hatırı sayılacak bir Fenerbahçe. Peki nasıl olacaktı bu? İşe bir kısım taraftarın istemediği Aykut Kocaman’ı görevden alarak başladı. Ardından sportif direktörlük mekanizmasını yeniden kurarak Fransız KALPAZAN Comilli içimize sinsice sızdı! Sayın Kocamandan boşalan koltuğa genç oyuncuların gelişiminde tecrübe sahibi olan, geçtiğimiz sezonu PSV’de tamamlamış Hollandalı teknik direktör Cocu getirildi. Hikâyenin başında her şey söylenene uygun gidiyordu. Genç oyuncular transfer ediliyor, alt yapımızdan oyuncularla profesyonel anlaşmalar yapılıyordu. Tabi yaşadığımız ekonomik sıkıntı ve UEFA’nın FFP anlaşması transferde hareket kabiliyetimizi kısıtlıyordu. Fernandao’yu ligin başında satan kulübümüz, transfer sezonun sonlarına doğru Giuliano ve Josef’i satarak bir transfer başarısı gösterdi. Böylelikle alınacak oyuncular için önemli bir kaynak oluşturuldu. Parayı bulunca raydan çıkan Comolli, ligin dibine demir atacak takımın temellerini attı! Ali Koç’un taktir edilecek tek tarafı, kulübe yaptığı ekonomik yardım. Ama para her şeyi temize çıkarmıyor işte… Kadro dışı kalan oyuncular, iftira ile kovulan, gerçek ortaya çıkınca işe geri alınan personeller, halıya sarılmak istenen teknik direktörler, sahte tabutlar, dışarı sızdırıldığı söylenen veriler vs. vs… Bunlar da işin magazin boyutu.
Allah’ım neydi günahımız!
Takıma katılan isimlerin arasında yalnızca Harun’u tek geçerim. Geri kalan isimler ya vasat ya da vasatın bile altında kalan oyuncular oldu. (Genç oyuncuları ayrı tutuyorum) Daha önceki haftalarda oyuncuların maç performansını yorumladığım için sizleri bir kez daha üzmemek adına tek tek yazmak istemiyorum. Haftalar ilerledikçe takım olmaktan çıkan, başkalaşan bir takım olduk. Nihayetinde fatura Cocu’ya kesildi. O günlerde de söylemiştim; boş kaleye gol atamayan oyuncular varken, çıkıp da golü Cocu mu atsaydı? Takımı kuran Comolli dururken sessiz, sedasız ağzı var dili yok olan Cocu tek başına gönderildi. Bir süre takımı Koeman idare etmeye çalıştı. Tabi yine taraftarın ağzına bakan sayın Koç, hiçbir takımın teklif götürmediği Ersun Yanal bombasını patlattı. Hem de ligin başında kendisini ne şimdi ne gelecekte düşünüyoruz! dediği Ersun Yanal!
16 Puanla 17. Sıradayız!
Aslında Galatasaray ve Anderlecht maçları biraz umut vermişti ancak suni bir direniş olduğu kısa süre içerisinde meydana çıktı. Kendi sahamızda dahi kazanamadık; hatta çok maçlar kaybettik. Benim anlam veremediğim Comolli’nin hiç mi suçu yok! Bu zamana kadar hiçbir faydasını görmediğimiz bir adam nasıl oluyor da görevinde kalabiliyor? Yeni transfer yanlışları yapmak için mi? Yoksa zamanı geldiğinde Ersun Yanal’ı göndersin diye mi? Zaman gösterecek…
Şimdilerde herkes Fenerbahçe’nin mutlak transfere ihtiyacı olduğunu, hatta defans, orta saha, kanat oyuncusu ve bir de santrafor alınacağı söyleniyor. Kim istemiş bunu? Yeni hocamız Ersun Yanal. Takımın başına herhangi bir taraftarı getirseniz zaten o da aynı şeyi isteyecek. Görünen köy uzakta değil! Peki, madem bu işler transfer yapılarak çözülecekti; hani büyük bir felsefe değişikliği vaadiyle yola çıkılmıştı? Madem biz Avrupa Kupaları’na gitmemeyi göze alacaktık; madem Ersun yanal takımın başına geçecekti; Soruyorum: Aziz Yıldırım neden gitti? Aykut Kocaman neden gitti? Cocu neden gitti? ALİ KOÇ neden geldi? Yapsaydınız gelişi güzel transferler, Aziz Yıldırım devam etseydi, Aykut Hoca kalsaydı bundan daha mı kötü olurdu?
SAYIN KOÇ, NE ZAMAN KOÇ’LUĞUNU GÖRECEĞİZ? SÖZÜNÜZÜ NE ZAMAN TUTACAKSINIZ?